80’lerin ortası,
Çardak’ta mızıkacıların kalmadığı bir dönemdi.
Çeçen düğünü yapılacaktı ama koca kasabada
Çeçen müziği icra edecek kimse kalmamıştı. Kafkas kültürünün bir unsurunun daha
yok olması herkesi kara kara düşündürüyordu. Çare ararken imdada Fatih Bolat
yetişti. Düğün evindeki akordeonu omuzlarına astı; tuşlara da üç parmağını
bastırıp körüğü rastgele açıp kapamaya başladı. Az
sonra gençler el çırparak akordeona eşlik ettiler.
.....Ertesi
akşam Fatih üç parmak kullanarak çaldığı uyduruk melodiyle düğünü şenlendirdi.
Abileri, amcaları oynattı. Kimse Fatih ne çalıyor diye merak bile etmedi. Fatih
çaldı, gençler coştu.....
Fatih’in
bir sonraki durağı komşu Çerkes köyü oldu. Oradaki tek akordeoncu saatlerce
çalmaktan yorulunca sıra Fatih’e geldi. Fatih üç parmakla çaldığı uyduruk
melodiyle Çerkesleri gecenin geç saatlerine kadar oynattı. Çerkesler de
Çeçenler gibi bu müziğe kanmış göründüler......
.......Etrafta
Çerkes köyü çok, düğün de çoktu...
.......‘Çerkes Kandıran’
bu yoklukta Fatih’i civarda tanınır hale getirmişti. Hatta Kargabüklüler Fatih’i pşınavo olarak Tufanbeyli’ye bile götürdüler….Tufanbeyli'de neler oldu, hikayenin tamamını 'Taşpınar'ın Anlattıkları' kitabında bulacaksınız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder