9 Aralık 2015 Çarşamba
1 Temmuz 2015 Çarşamba
TAŞ PINAR'IN ANLATTIKLARI- EV YAPIMI
EV İNŞAATI
Bir
rivayete göre Çardaklılar Kafkasya’ya geri döneriz düşüncesiyle yirmi yıl ev
yapmadan çardaklarda yaşadılar. Yirmi yıl sonra teker teker evleri yapmaya
başladılar. Mimari tarz olarak civardaki Çerkes köyleri de dahil olmak üzere
yığma strüktürde yapılar diktiler. Şekilde de anlattığım gibi kazılan temel
yerine ilk önce taşlar dizilir, üzerine kerpiç duvarlar örülürdü. Tavan
ağaçlarla kapatılır, toprak damla da üzeri örtülürdü.
27 Haziran 2015 Cumartesi
TAŞ PINAR'IN ANLATTIKLARI- BELKHİ
BELKHİ-İMECE
Çardaklıların
en eski geleneklerinden birisi de “Belkhi” olup artık günümüzde eskisi kadar
pek uygulama sahası bulamamaktadır. Bir çok şeyin belkhisi olurdu. Ev yapanlar ayrı,
bağ bahçeyle uğraşanlar tülü türlü belkhiler yaparlardı.
5 Haziran 2015 Cuma
TAŞPINAR'IN ANLATTIKLARI - İBA - FARUK KUTLU
TAŞPINAR'IN ANLATTIKLARI - İBA - FARUK KUTLU
Çardak tarihinde en çok anlatılan
konulardan biri de İba ile ilgili olanlardı…
….“İba
ile Hasan kahvede kağıt oynarlarken aralarında kavga çıkmış. Kavga kahvenin
dışına kadar sürmüş, kimse ayıramamış, İba kamayla Hasan’ı yaralamış. Yara çok
derin olduğu için Hasan kahvenin önünde hayatını kaybetmişti."
…..“Yaşlılar
avlumuzda yirmi günden fazla kalkmadan oturdular. Barış olmadan kalkmamaya,
avludan ayrılmamaya karar vermişlerdi. Sonra bir sabah annem merdivenlerden
indi, göğsünü açıp bir memesini kefene sarılı yatan İba’ya doğru uzattı uzattı.”
Günler
süren bu gerilim geleneklere göre çözülmüştü. Bu eski Çeçen barış ritüeli son
kez bu avluda gerçekleşmişti…..
Hikayenin tamamını Taş Pınar'ın Anlattıkları kitabında bulacaksınız….
31 Mayıs 2015 Pazar
TAŞPINAR'IN ANLATTIKLARI-BEYAZ TOPUKLU DANA-FARUK KUTLU
TAŞPINAR'IN ANLATTIKLARI-BEYAZ TOPUKLU DANA
Komşularım Hasan Türk ve kardeşi Abdülkadir Türk'ün Beyaz Topuklu Dana'nın ardından çıktıkları heyecanlı yolculuğun hikayesi... Olayın kahramanlarından Abdülkadir'in anlatımıyla yıllar öncesinin yaylalarına, ormanlarına doğru bir geziye çıkacak, Parpi'nin eteklerinde koşan yılkı sürüsünü göreceksiniz. Aynı zamanda çevrenin nasıl yokedildiğini de….
Öykünün tamamını Taşpınar'ın Anlattıkları kitabında bulacaksınız.
29 Mayıs 2015 Cuma
TAŞPINAR'IN ANLATTIKLARI - ÇERKES KANDIRAN - M. FARUK KUTLU
80’lerin ortası,
Çardak’ta mızıkacıların kalmadığı bir dönemdi.
Çeçen düğünü yapılacaktı ama koca kasabada
Çeçen müziği icra edecek kimse kalmamıştı. Kafkas kültürünün bir unsurunun daha
yok olması herkesi kara kara düşündürüyordu. Çare ararken imdada Fatih Bolat
yetişti. Düğün evindeki akordeonu omuzlarına astı; tuşlara da üç parmağını
bastırıp körüğü rastgele açıp kapamaya başladı. Az
sonra gençler el çırparak akordeona eşlik ettiler.
.....Ertesi
akşam Fatih üç parmak kullanarak çaldığı uyduruk melodiyle düğünü şenlendirdi.
Abileri, amcaları oynattı. Kimse Fatih ne çalıyor diye merak bile etmedi. Fatih
çaldı, gençler coştu.....
Fatih’in
bir sonraki durağı komşu Çerkes köyü oldu. Oradaki tek akordeoncu saatlerce
çalmaktan yorulunca sıra Fatih’e geldi. Fatih üç parmakla çaldığı uyduruk
melodiyle Çerkesleri gecenin geç saatlerine kadar oynattı. Çerkesler de
Çeçenler gibi bu müziğe kanmış göründüler......
.......Etrafta
Çerkes köyü çok, düğün de çoktu...
.......‘Çerkes Kandıran’
bu yoklukta Fatih’i civarda tanınır hale getirmişti. Hatta Kargabüklüler Fatih’i pşınavo olarak Tufanbeyli’ye bile götürdüler….Tufanbeyli'de neler oldu, hikayenin tamamını 'Taşpınar'ın Anlattıkları' kitabında bulacaksınız...
19 Mayıs 2015 Salı
TAŞPINAR'IN ANLATTIKLARI - MOLLORİY - M. Faruk Kutlu
TAŞPINAR'IN ANLATTIKLARI - MOLLORİY (HACİ TS1E LO LO) - M. Faruk Kutlu
Çeçen
çocukların baskın yapmayı oynayarak öğrendikleri bir oyundu bu. Çardak kuran
aileler çoğaldıkça çocuklar da çoğalmaya başlamıştı. Türlü oyunlar oynarlardı
ama en çok ta geceleri bağıra çağıra, bir sağa bir sola deliler gibi koşturup
oynadıkları bir oyun vardı. Oyunun adı ‘Molloriy’di, ama çocuklar ‘Haci Ts1e lo
lo’ da derlerdi.
Bu
oyunda çocuklar iki gruba ayrılırdı. Bir grup saklanırken diğer grup çöküp
bekler, içlerinden birisi de gözcü olarak saklananları arardı. Saklananlar,
gözcüye yakalanmadan çökenlerin bulunduğu yere gelir, ceketleriyle pataklayıp
kaçarlardı. Burada amaç iyi saklanmak, görünmeden çökenlere yaklaşıp iyice
pataklamak ve yakalanmadan kaçıp tekrar saklanmaktı. Oyun, saklananlardan birisinin
gözcü tarafından yakalanmasıyla sona ererdi. Sonra yakalanan grubun çökmesi ve
çökenlerin saklanmasıyla oyun yeniden başlar ve böylece sürer giderdi.
Oyunun detaylarını "Taşpınar'ın Anlattıkları" kitabında bulacaksınız...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)