28 Mart 2015 Cumartesi

TAŞPINAR'IN ANLATTIKLARI-VAK VAK, VACİ VAK!

TAŞPINAR'IN ANLATTIKLARI - VAK VAK, VACİ VAK!
M. FARUK KUTLU
Hikayeyi herkes bildiği için buraya kısa bir bölüm ekliyorum.
…..Düğün yeri köprünün Çardak tarafına kurulmuştu. Her taraf aydınlatılmış, çılgın tempoda düğün sürmektedir. Vaci hem merak, hem de heyecanla düğün halkasına yaklaşır. Düğündeki gençler hemen onu alıp baş köşeye geçirirler. Atını da bir ağaca bağlarlar. Vaci, düğün yapan ne erkekleri ne de kızları, hiç birini tanıyamaz. “Bunlar ya Kamışçıklı ya da Kargabüklü Çerkezler olmalı” diye düşünür. O sırada düğündekiler “Vak vak Vaci vak” (Vaci’yi oyuna çıkarın) diye bağırmaya başlarlar.
Vaci’yi hemen alıp düğün halkasının ortasına getirirler. En güzel kızla çıkarıp oynatırlar…..

27 Mart 2015 Cuma

TAŞPINAR'IN ANLATTIKLARI - ŞATO


TAŞPINAR'IN ANLATTIKLARI - ŞATO
M. FARUK KUTLU
…...Bana hoşça kal der gibi hafifçe göz kırpıp, sonra ağır ağır caminin yanındaki dükkanın olduğu yere doğru hareket etti. Merak içinde dönmesini bekledim. Ne zaman döneceğini kendisi de bilmiyordu. Öğle olmuştu ama hâlâ yoktu. O zamana kadar suyumu almaya gelenler olmuş, konuşmuşlar, anlatmışlar hiç birini duymamıştım. Aklım fikrim koca mavi gri arkadaşımdaydı.

            Öğleyi bir iki saat geçtiğinde, önce homurtusunu duydum, sonra kendisini gördüm. Mutlu bir şekilde yanımda durdu. İlk gün çok ilgi gördüğü için mutluydu. Şimdi de Çardaklı çocuklar gelmişti yanına. Bakıyorlar, dokunuyorlar, yandaki ağaçlara tutunup içini görmeye çalışıyorlardı. Sonra içlerinden birisi otobüsün büyüklüğünden etkilenmiş olmalı ki: “Bu şatoya benziyor” dedi. “Şato, Şato” diye otobüsün etrafında koşturup kayboldular.

23 Mart 2015 Pazartesi

TAŞPINAR'IN ANLATTIKLARI - MEVZUBAHİS OLAN RAKI İSE, MEZE TEFERRUATTIR!


MEVZUBAHİS OLAN RAKI İSE, MEZE TEFERRUATTIR!
M. Faruk Kutlu
…….damıtılan bütün içecek kovalara konur, içine bir tas konularak servis yapılırdı. Tası kovaya daldırıp doldururlar, bir dikişte mideye gönderirlerdi. Ortada meze var yok önemli değildi. “Mevzubahis olan rakı ise, meze teferruattır” yaklaşımı hakimdi.
           ……..En gözde yerlerden biri de Çakhçıra’ydı. Parpi eteklerinden kaynayan suların birleşip aktığı bir dereydi Çakhçıra. Her iki yanı kavak ve söğüt ağaçlarıyla kaplıydı. 
………. gazete kağıdı yere serilirdi. Üzerine şişe ve evden araklanan bardaklar konulur, sigaralar yakılırdı. İlk kadehi müteakiben muhabbet başlar, arada inleyen nameler girer, şişeler bitince de sağlı sollu yalpalarla, Binbaşı yoluna asfalt dökme çalışmasına çıkarlardı.

 "Taşpınar'ın Anlattıkları"ndan bölümler halinde alınmıştır...


13 Mart 2015 Cuma

TAŞPINAR'IN ANLATIKKLARI - K1OVSAM


K1OVSAM
M. FARUK KUTLU
Çeçenlerin kendilerine özgü geleneklerinden biri de, iki kişi tarafından düello biçiminde yapılan kama ustalığı gösterisiydi. Her cuma günü cami önünde, cemaatin önünde yapılırdı. Bu gösteriye, Çeçence; çekişme, kozlarını paylaşma anlamlarına yakın olan “k1ovsam” denirdi.
K1ovsam yapan iki kişi namazdan çıkarken birinin diğerini hafifçe itmesi k1ovsama davetiye çıkarmak demekti. Düşmanlık amacı güdülmeden yapılan bu gösteride iki Çeçen kamalarını çekip karşı karşıya gelirdi. Kalabalığın oluşturduğu topluluğun önüne çıkan iki kişi önce birbirlerini süzer, sonra ilk hamlelerini yaparlardı. Amaç; kama ucunu kullanarak rakibin vücudunda hafif çizikler açıp rakibi pes ettirmekti. Düşmanlık amacı taşımayan bu kapışmada derin yara açmak korkaklık sayılırdı. Amaç kama kullanma ustalığı göstermek olduğu için, derin yara açan anında elenirdi.
Bu gelenek her Cuma devam ederken Sivas’tan misafir bir Çeçen gelir. Misafir Çeçenin bu kapışmadan haberi vardır. Kendisi de Çardaklı biriyle k1ovsam yapmak istediğini söyler. Yani Çardaklılara delikanlılığını gösterecektir.

Sivaslı Çeçenin bu isteği kabul edilir ve karşısına iyi kama kullanan bir Çardaklı çıkarılır. Kalabalık toplanır, k1ovsam başlar. İki tarafta çok ustadır ve kamayı çok ustaca kullanmaktadırlar. Birbirlerine o kadar çok çizik atarlar ki üzerlerindeki giysiler lime lime olur, fakat iki tarafta birbirine üstünlük sağlayamaz. Çardaklı yaşlılar bir öneride bulunur. Hayvan yemliğine tuz konacak, dövüşçüler yemliğin içinde yatarak kozlarını paylaşmaya devam edecektir….
Hikayenin devamı: "TAŞ PINARIN ANLATTIKLARI" kitabında yayınlanacaktır…